Ahmet Gaffar Akarca’dan Basın Toplantısı: “Kahramanmaraş İstiklalspor’u Sıfırdan İnşa Ediyoruz!”

Toplantıda, kulüp başkanlığı sürecindeki zorluklar, hedefler ve kulüp yönetimine yönelik eleştiriler hakkında kapsamlı açıklamalarda bulundu.

Ahmet Gaffar Akarca’dan Basın Toplantısı: “Kahramanmaraş İstiklalspor’u Sıfırdan İnşa Ediyoruz!”
Yayınlama: 04.12.2024
162
A+
A-

Kahramanmaraş İstiklalspor Kulüp Başkanı Ahmet Gaffar Akarca, Şairler Tepesi Tesisleri’nde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Toplantıda, kulüp başkanlığı sürecindeki zorluklar, hedefler ve kulüp yönetimine yönelik eleştiriler hakkında kapsamlı açıklamalarda bulundu.

“Göreve Deprem Sonrası Moral ve Enerji Katkısı İçin Geldik”
Başkan Akarca, göreve geliş sürecini aktarırken, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel’in güvenini boşa çıkarmamak adına bu sorumluluğu üstlendiğini belirtti. Akarca, deprem sonrası şehrin moralini yükseltmek ve spor kültürünü güçlendirmek amacıyla bir araya getirilen geniş bir yönetim kurulu oluşturduklarını vurguladı.

“Kulübü sıfırdan inşa ettik” diyen Akarca, 25 yeni oyuncu transfer ettiklerini ve tüm zorluklara rağmen kulübü hızlı bir şekilde kampa hazırladıklarını ifade etti.

“Basketbolda da Bir İlki Başardık”
Akarca, Kahramanmaraş tarihinde ilk kez bir profesyonel basketbol takımını kurarak liglerde mücadele ettiklerini belirtti. Bu adımı, gençlere sporun her dalını sevdirmek ve kötü alışkanlıklardan uzak tutmak adına attıklarını söyledi.

“Eleştiriler Gerçekleri Göz Ardı Ediyor”
Son günlerde kulübe yönelik eleştirilerden duyduğu rahatsızlığı dile getiren Akarca, yapılan yorumların genellikle gerçeklerden uzak olduğunu ifade etti:

*”Doğum sancıları çekiyoruz; bir spor kültürü yaratmaya çalışıyoruz. Eleştirilere saygım var, ancak bu süreçte emeği ve çabayı da takdir etmek gerekiyor.”

Kulübün, şehrin en büyük firmalarının desteğiyle güçlü bir ekonomik yapı oluşturduğunu belirten Akarca, stat eksikliğinin çözümü gibi pek çok sorunun bu birliktelik sayesinde giderildiğini söyledi.

“Zenginler Kulübü” Eleştirisine Yanıt
Kulübün “Zenginler Takımı” olarak nitelendirilmesine yanıt veren Akarca, oyunculara ve çalışanlara en iyi imkanları sağlamak için çalıştıklarını ve bunun bir başarı örneği olarak görülmesi gerektiğini ifade etti.

“Oyuncularımıza ve çalışanlarımıza verdiğimiz değer, şımarıklık değil, profesyonellik göstergesidir.”

“Sahipsiz Maraş Algısını Yıkmaya Çalışıyoruz”
Akarca, Kahramanmaraş’ta spor kültürünü güçlendirmek ve “Sahipsiz Maraş” algısını kırmak için büyük bir özveriyle çalıştıklarını vurguladı. Bu süreçte basın mensuplarına da çağrıda bulunarak, yazılan eleştirilerin öncesinde kendileriyle iletişime geçilmesini ve doğru bilgilere ulaşılmasını istedi.

Toplantı, basın mensuplarının soruları ve yapılan kahvaltıyla sona erdi.

İşte kulübün basın bildirisi

BASIN BİLDİRGESİ
Öncelikle uzun yıllar çeşitli kuruluşlarda çalışan geçtiğimiz günlerde aramızdan
ayrılan gazeteci Abdullah KEKİL abimize Allahtan rahmet ailesine ve sizlere
başsağlığı diliyorum. Aslında bu toplantıyı geçtiğimiz haftalarda yapacaktık başka
birtakım sebeplerden iptal etmek durumunda kaldık. Sonrasında devre arasında
yapalım diye düşünmüştüm fakat son günlerde gördüğüm bilinçli ya da bilinçsiz
bir şekilde kamuoyunda yaratılmaya çalışılan bilgi kirliliğinin giderilmesi adına bir
an önce yapmayı uygun gördüm. İzin verirseniz bu sohbetimizi 3 e ayırmak
istiyorum. ilk önce biz bu göreve nasıl ve ne için geldik ,ikinci olarak geldikten
sonra neler yaptık ve yapmaya çalışıyoruz sizinle bunları paylaşayım. Sonrasında
da hep birlikte kahvaltımızı yaparken sizlerin sorularınıza cevap vermeye
çalışayım. Fırat Görgel başkanımız henüz aday olduktan sonra görüştüğümüz bir
çok platformda benden geniş katılımlı güvenilir bir yönetim oluşturmamı istedi
açıkçası bende kendisine çok teşekkür ettim şahsıma bu güveninden dolayı ve
hep dedim ki “ abi sağol ben bir aile şirketi yönetmeye çalışıyorum ailem
çocuklarım İstanbul’da zaman konusunda çok zorlanırım beni faal bir yönetici
olarak görme ama şahsımdan beklediğin maddi yardım ne ise iki katını vereyim
manevi olarak ta her zaman takımımıza destek olayım ama beni affet dedim “ .sağ
olsun kendisi benim bu söylemlerime rağmen kabul etmeyince bunu bir görev
olarak addedip ve deprem sonrası şehrimiz için Fırat başkanımızın oluşturmaya
çalıştığı enerji ve morale katkı sunmak adına sorumluluk görüp çalışmalara
başladım .ve kısa bir süre içerisinde de şehrimizi alanlarında kendilerini ispat
etmiş saygı gören arkadaşlarımdan oluşan geniş katılımlı bir yönetim kurulu
oluşturarak kolları sıvadık . Belki de zamanında babamın ’da yönetimimde
bulunduğu duayen başkanımız Hüseyin Belli’den bu yana ilk kez bu şehrin
sanayicisini , bürokratını ,esnafını birlik ve beraberlik içerisinde güzel bir enerji
ile bir araya getirdik .tabi kamuoyuna verdiğimiz bu fotoğraf haklı olarak
beklentileri yükseltti bizlerin de sorumluluğu daha da arttırdı. böyle olunca da
geçiş yılı olarak planladığımız bu yılı aslında henüz yeni doğmuş bebek gibi olan
bünyesinde bir tane topu bile olmayan kulübümüzü hızlı ve iddialı bir şekilde her
şeyiyle sıfırdan kurmaya çalıştık ve emin olun hiç kolay olmadı tam 25 tane yeni
oyuncu ile anlaşıp göreve başladıktan 1 ay sonra takımı her konuda eksiksiz
kampa götürebilmek .Asrın felaketinin merkez üssü olan şehrimizde böyle üst
düzey beklentiler varken iyi ve iddialı bir takım kurmak gerçekten çok zordu.
Oyuncuları henüz o günlerde antrenman tesisi, kalacak evleri ve oynayacak çim
sahası olmayan bir kulübe transfer etmek bizim için her anlamda kolay olmadı.
bunları neden anlatıyorsun zaten bildiğimiz konular diyenleriniz aranızda olabilir
ama biz maalesef Türk insanı olarak biraz balık hafızalıyız çok çabuk unutuyoruz
ve hatırlatmak istiyorum ki bize yapılan eleştirilerde bu gerçeklerin unutulduğunu
görmekteyim. Fakat son bir konuya da dikkatinizi çekmek istiyorum doğum
sancısı çektiğimiz başlangıç dönemlerimiz de bir spor kulübü olmak yolunda
çocuklarımıza gençlerimize sporun her branşını sevdirmek, onları kötü
alışkanlıklardan uzak tutmak adına Maraş tarihinde ilk kez profesyonel basketbol
takımı kurarak liglerde mücadele ettiğimizi de yine özellikle hatırlatmak
istiyorum. Şimdi günümüze geldiğimizde ben şahsen pek okumamayı ve
yaptığım işe konsantre olmayı tercih ediyorum ama bazı gazetecilerimizin
köşelerinde ve taraftarlarımızın sosyal medyada kaleme aldığı bazı konulara
yönetici arkadaşlarımdan gelen istek üzerine artık değinmek zorunda
hissettim kendimi.
Basınımızın güzide temsilcileri, Bu şehrin en büyük firmasını isim sponsoru yine
en büyük şirketlerinin 4 tanesini forma sponsoru ve 5-6 tane kuruluşunun da
destek sponsoru oldukları bir şekilde çıktık bu yola. Huzurlarınızda hepsine ayrı
ayrı teşekkür ediyorum bizlere güvenip her anlamda destek oldukları için. Bilmem
farkında mısınız bu büyük oluşumun sayesinde şehrin gündemine sporu getirdik
stat eksikliğimiz bu birliktelik sayesinde çözülüyor bunları görmezden kimse
gelemez gelmemelidir de. Emin olun bu birliktelik sayesinde daha birçok güzel
sonuçlar alacağımız zamanlarda gelecektir ama üzülerek görüyorum ki varsa
yoksa maç sonuçlarına bakıyor herkes. Tabiki onlarada hak veriyorum neticede
yaptığımız iş alınan skorlara bağlı. Herhalde bu kadar maddi manevi emeğini
harcayan bir kardeşiniz olarak en az sizler kadar bende üzülüyorum saha
sonuçlarından ama yaptığımız bu kadar iş sadece bir sezonluk geçici bir başarı için
değil. Bir şeyleri sıfırdan yapıyoruz, bir spor kültürü yaratmaya çalışıyoruz ve daha
yolun çok başındayız. Eleştirilere sonsuz saygım var ama en azından bu dönemde
gösterilen bu çabayı dikkate alınmasını değerli buluyorum. Tabi bu sözlerim
herkes için geçerli de değil. Bizlere dua eden maddi olmasada manevi olarak bizi
her platformda destekleyen dostlarımıza gerçek bu şehre sevdalı insanlarımızı
ayrı tuttuğumuzu hatırlatmak isterim. Şimdi bana gelen bazı eleştirilere izniniz
olursa cevaplamaya çalışayım. Sporculara ödenen prim konusu. 100 ler 150 liler
havada uçuşuyormuş. Bunu söyleyenler ya para saymasını bilmiyor ya da hiç
dayak yememişler. Prim sistemimiz iç ve dış maçlarda 40 bin tl dir sezon başından
bu yana .takımı papazlardan (yani argo tabiriyle afedersiniz kaşar oyunculardan )
kurduğumuz söyleniyormuş. Herhalde papaz takımın yaş ortalamasının 25
olduğunu dikkate almıyor bunu söyleyen arkadaşlar. daha önce küme düşmüş bir
takımda oynamamış oyuncuları takımımıza almamaya özen gösterdim,
şampiyonluk duygusunu hissetmiş futbolcularla bu yola çıkmak istedim. Ayrıca
da geleceğe yatırım yapmak adına 2.lig de de oynayabilecek takım iskeletini
oluşturmaya dikkat ettik. Sezona Ahmet Taşyürek hocamız ile 2 si deplasman da
olmak üzere 3/te 3 yaparak başladık sonrasında tamamı baştan yeni kurulmuş bir
takım olmamızın etkisiyle inişli çıkışlı bir grafik sergiledik ve maalesef istikrardan
çok yana olmama rağmen hocamızın kendisinden gelen ayrılık talebini kabul
ettim ve derhal bu grubu iyi tanıyan geçtiğimiz yıl zor durumdaki Turgutlu spora
play off oynatma başarısını gösteren son derece idealist, genç, dinamik ve kendini
her geçen gün geliştiren Ramazan Çelik hocamız ile anlaştık .Bu konuda da bizi
vizyonsuz olarak adlandıran bir kesim olmuş. Onlara da saygı duyuyorum fakat
galiba unutuluyor 3.lig de mücadele eden bir takım olduğumuz gerçeğini. Bizim
vizyonumuzu anlamak isteyenleri mesela bu hafta sonu basketbol maçımıza
davet ediyorum gelsinler görsünler daha önce hiç yapılmamışları nasıl bir vizyon
ortaya koyarak yapmaya çalıştığımızın en açık örneğini yaşasınlar.
Şimdi bize bir isim bulmuşlar piyasada. Zenginler takımı ! Sporcusunun, kulüpte
çalışan emekçisinin şoförünün malzemecisinin parasını gününde ödemeye
çalışıyoruz diye bununla şehri ve kulübü adına gurur duyması gerekenler bunu
eleştiriyor. Oyuncumuza ve çalışanlarımıza en iyi imkânı sunmaya uğraşıyoruz
diye şımarıklar takımı olarak adlandırılıyoruz. Ne isteniyor bizden tam olarak
anlayamıyorum? Çalışanlarının ödemelerini yapmayan esnaflarına verdiği sözleri
tutmayan bir yönetim mi bekleniyor bizden. Ben gittiğimiz deplasmanlara sırf
şehrimizin bilinirliği artsın büyük bir şehrimiz olduğunun farkına varılsın diye
takım otobüsümüzü bir gün önceden yolluyorum. Takımı havaalanında karşılasın
o şehrin caddelerinden geçsin diye yolunu uzattırıyorum otele giderken özellikle
gittiğimiz şehirlerdeki en iyi otellerin önünde bir gün boyunca ismimiz görünsün
diye otobüsümüzü en görünür yere park ettiriyorum (bu kadar detayına kadar
düşünüyorum). Oyuncularımıza verdiğimiz değerin hem kendileri hemde
rakiplerimiz tarafından bilinmesi için hem en kaliteli spor markaları ile
anlaşıyorum. Her anlamda ve her koşulda en iyi imkânı sunmak için uğraşıyoruz.
Türkiye’de hiçbir 3.lig kulübünün kamp yapmasına olanak verilmeyen
Fenerbahçe topuk yaylası tesislerinde kamp yapmasını sağlıyorum sırf
oyuncularımız ne kadar büyük bir şehrin takımında olduklarını hissetsinler diye.
Şimdi sizlere soruyorum biz bunları yaparken şımarıklığımızdan mı yoksa
zenginler kulübü olduğumuzdan dolayımı yapıyoruz? Profesyonel sosyal medya
hesapları, resmi kulüp YouTube kanalı ve çok yakında hizmete açacağımız taraftar
mağazamız ile her bakımdan bir marka yaratmaya ve şehrimizde spor kültürü
oluşturmaya çaba gösteriyoruz. Kamuoyunda yaratılmaya çalışılan bu algıyı ben
anlamakta zorlanıyorum. Şimdi buradan bu algıyı yaratmaya çalışanlara ve sosyal
medyada klavye delikanlılığı yapanlara sesleniyorum (ben onlara yıllar önce
Mustafa Denizli’nin dediği İçimizdeki İrlandalılara benzetiyorum) yıllardır
ağızlarda sakız olan “Sahipsiz Maraş “sözünü yıkmak için yola çıkmış şehrin
istihdamında ekonomik hayatında en önemli kuruluşlarının sahiplerini ya da
evlatlarını küstürmek mi istiyorsunuz? Heyecanlarını yok etmek mi istiyorsunuz ?
Üzülerek söylüyorum bu bakış açısı böyle devam ettiği sürece yakında buralarda
görev alacak insanlar bulamayız. Gerçekten anlamakta zorlanıyoruz, sanki bizler
bu göreve gelerek günah işlemişiz? Birçok değerli yönetici arkadaşım zamanından
ailesinden ve ceplerinden fedakârlık göstererek hiçbir beklentileri olmadan
büyük bir mücadele içerisindeler. Ben kendimi söylemiyorum bile bu takımla
yatıp bu takımla kalktığımı daha ilk kampımızdan bu yana hiçbir yerde ve
deplasmanda yalnız bırakmadığımı. Bakın taraftar psikolojisini bir yere kadar
anlarım neticede bende bir taraftarım ama gazeteci abilerimiz tarafından kaleme
alınan sadece dedikodudan ibaret iftiralara itibar edilmesini anlayamıyorum.
Oysa isterim ki bu yazıları yazmadan bir telefon açıp gerçeğini öğrendikten sonra
kamuoyuyla paylaşmalarını bakın değerli basın mensupları, bu şehir çok büyük
olduğu kadar çok ta küçük herkes kimin ne olduğunu bilir özünde. Çok uzak değil
şurdan Çarşıbaşına Saraçhaneye sarayaltına gittiklerinde bizleri atalarımızı
babalarımızı sorduklarında haklarımızda neler söyleneceğini çok şükür biliyoruz
ve kendi adıma söyleyeyim bundan da gurur duyuyorum. Biz kırk kişiyiz
kırkımızda birbirimizi iyi biliriz bazı yazılanları okuyup ve söylenenleri duyunca
aslında bunların arkasında kimler olduğunu az çok tahmin edebiliyoruz. Buradan
sizler aracılığınızla onlara son kez sesleniyorum eğer ortak paydanız sizin de
Kahramanmaraş ise birazda vicdanınız var ise bizlere her konuda destek olun
destek olamıyorsanız bile en azından köstek olmayın.