Bazen bir şeyler yapar insanoğlu ve bunu karşıdakinin iyiliği için yaptıklarını söyler. Aynen karşısındaki insan için girdiği bunca zorluk aslında kendini enerjisini mahvettiği gibi uğruna uğraş verdiği değerlisi çocuklarını da mahvetmekte. Bugünlerde bunu çocuklarının elinden sorumluluklarını akademik başarı için alan ve bunu yaparken de kendisini paralayan aileler çağında yaşıyoruz. İnsanlar […]
Bazen bir şeyler yapar insanoğlu ve bunu karşıdakinin iyiliği için yaptıklarını söyler.
Aynen karşısındaki insan için girdiği bunca zorluk aslında kendini enerjisini mahvettiği gibi uğruna uğraş verdiği değerlisi çocuklarını da mahvetmekte.
Bugünlerde bunu çocuklarının elinden sorumluluklarını akademik başarı için alan ve bunu yaparken de kendisini paralayan aileler çağında yaşıyoruz.
İnsanlar çocukları okul hayatına adım atar atmaz inanılmaz bir ilgi deryasına tutuluyorlar.
Çocuk yeter ki ders çalışsın biz onun yerine her şeyi yaparız ondan istediğimiz tek şey ders çalışması gibi cümlelerle çocuklarının etrafını her gün biraz daha sararlar ve en nihayetinde çocuk denizden zorla alıkoyulmuş ve fanusa hapsedilmiş bir balık halini alır. Yine suyun içindedir yüzer hareket eder.
Denizde yapması gereken hiç bir şeyi yapamaz ve insanlar arada bir onun farkına vardıklarında yapmacık bir kaç sevgi gösterisinden sonra çeker giderler.
Fanusta kalan balık artık ne tam balıktır nede denize dönerse hayatına devam edebilir.
Hayatlarının geri kalanına süs eşyası olarak yaşayan bir varlık olarak devam eder.
Okul döneminde yemekten bir bardak kaldırmak artık çocuklarımıza zor geliyor çünkü o küçücük beyinlere onlar çok küçük yaşlarda iken ders çalışmanın haricinde bir sorumlulukları olmadığı fikri aşılanıyor.
Çocuklar her gecen gün sorumluluklarından ve ilgilerinden uzaklaşırlar sonunda akademik başarıları üst düzeyde kendi başına karar veremeyen sosyallikten uzaklaşmış bireyler olurlar.
Tabi ki anne babalar olarak çocuklarımızın geleceğini düşüneceğiz ama bunu yaparken nehirde kayık üzerinde kürek çeken insanlar gibi davranacağız.
Eğer sadece bir yöne odaklanırsak teknemiz hep kendi etrafında dönecek ve ilerde görmek istediğimiz güzelliklerden mahrum kalacağız.
Küreklerden birini akademik başarı oluşturuyorsa diğerini sorumluluk oluşturacak. Akademik başarıyı yakalarken sorumluluk sahibi olmayı da öğreteceğiz.
Çünkü hayatları her zaman o fanusun içinde geçmeyecek. Ders çalışırken gezmeyi spor yapmayı evde yapılacak işlerden sorumlu hissetmeyi öğrenecek.
Çünkü hayat onların üzerine tüm gücüyle yüklenecek.
Peki, sorumluluk kazanmaları için neler yapılabilir ben sizlere ne öneririm.
Bu alanın uzmanı değilim olayın tümüne hâkim olduğumu da iddia edemem ama alanım olan sporun bu noktada inanılmaz sonuçlar doğurduğunu defalarca gördüm.
Çocuklarımıza spor yaptıracağız peki bu onların sorumluluklarına ne kadar yansıyacak.
Eğer gereği kadar sabredilirse kıştan sonra açan bahar çiçekleri kadar net bir şekilde kendini gün yüzüne çıkaracaktır.
Spor yaparken öğrenecek hayata hazır olmayı.
Antrenman başlamadan önce kimse onun yerine ısınamayacak, bu işten kendisi sorumlu olacak kimse onun yerine vücudunu spor yapmaya hazır hale getirmeyecek.
Aynen ormanda hiç bir ağacın başka bir ağaç yerine oksijen üretemeyeceği gibi.
Koordinasyon dirilleri hazırlanırken hocasına yardım edecek, hareketleri yaparken sıra beklemesini öğrenecek, müsabakaya çıktığı zaman bölgesinin sorumluklarını üzerine alacak. Savunma yapması gerekiyorsa bu tek başına kendi yapacak ve bunun sorumluluğun başkasına yüklemeyecek.
Eğer sorumluluğu hücum etmekse yıldırım gibi ataklar düzenleyecek ama etrafına bakıp her şeyin kendiliğinden ya da başkası tarafından onun için yapılmasını ummayacak.
Kendinden sorumlu olduğu gibi takımdaşlarından da sorumlu olacak onların duygularını kalbinin en derin noktasında hissedecek. Ormandaki ağaçlar gibi tek tek birey olacaklar ama hep birlikte canlılık sebebi olan oksijeni üreten ormanlar gibi kenetlenecekler. Velhasıl kelam sorumluluk sahibi olacaklar ama bunu sorumluklarını yerine getirdikleri zaman bir şey yapmış kibrine kapılmayacaklar ve en nihayetinde hayatın içinde her anın tadına varabilen gerçek hayatlar yaşayan insanı olgunlaştıran acıya da akılları uçuran sevince de kendileri sahip olacaklar. Ve bunu başardıkları zaman gerçekten de sorumluluk almanın dünyayı değiştirebileceğini fark edecekler.
Sevgili gençler zihninizle ve bedeninizle almanız gereken sorumlulukları sonuna kadar sahiplenin hayatınınız anlam kazandığını iliklerinizde hissedeceksiniz. Hayat yolculuğunuzdaki serüvende aldığınız sorumluluklarla hayatınız kaptan pilotu olmanız temennisiyle….
UNUTMA: İnsan sadece sorumluluk üstlenerek zihnini sağlam ve dengeli bir şekilde geliştirebilir. Çelik gibi bir bedene olgunlaşmış bir zihne sahip olmamız dileğiyle.
NE OKUMALIYIZ: Benim Küçük Dostlarım (HALİDE NUSRET ZORLUTUNA)